TÜRMOB Kurulları ve TÜRMOB’a bağlı Oda Başkanları, enflasyon düzeltmesi uygulamasındaki hatalara ve 563 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğ’in 4’üncü maddesinin yürütmesinin durdurulması ve iptali talebiyle Danıştay 3. Dairesi’ne açtıkları davaya dikkat çekmek amacıyla Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde basın açıklaması yaptı.
TÜRMOB Genel Başkanı Emre Kartaloğlu’nun Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde yaptığı konuşma;
“Ne yazık ki 31 Ağustos tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 563 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği muhasebe ve vergi sistemimize ciddi zarar verecek hükümler barındırmaktadır.
Söz konusu Tebliğ ile yapılan hataları anlatmak ve çözüm önerilerimizi aktarmak için Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet ŞİMŞEK’ten randevu talep edilmiş ancak tarafımıza randevu verilmemiştir. Bu nedenle, bu basın açıklamasının yapılması zaruriyeti hasıl olmuştur. Bugün burada muhasebe mesleğini temsil eden Birlik Yöneticilerimiz ve Oda Başkanlarımız ile aslında 130.000 meslek mensubu olarak buradayız.
Sahadaki vergi uygulamalarının merkezinde bulunan meslek mensuplarının temsilcisi olan Birliğimizin kamusal sorumluluğu gereği yaptığı öneri ve açıklamaların zamanında dikkate alınmaması nedeniyle ortaya çıkan bir sorunun daha sorunlu bir düzenleme ile çözüleceğini zannedenlerin ne kadar büyük bir yanılgı içerisinde olduğunu yine zaman gösterecek ve bundan en büyük zararı Bakanlığın bizzat kendisi görecektir.
Biz Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler, kamu yararını gözeterek bugüne kadar ülkemizin kötü günlerinde her türlü fedakarlığı yaptık, bundan sonra da yapacağız. Ancak, bugün sırtımızdaki yük artık dayanılmaz boyutlara ulaşmıştır. Ölçüsüz iş yükü ve adil olmayan ücret tarifesi, Mali Müşavirlerin iş-yaşam dengesini olumsuz etkilemenin ötesine geçmiş ve meslektaşlarımızın insani yaşam hakkını ellerinden almaya başlamıştır. Meslek camiamız sürekli, kronik hastalıklar, ani ölümler ve maalesef intihar haberleriyle sarsılmaktadır.
Bugün burada değineceğimiz hususlar yalnızca meslek camiamızı değil aslınca ülkemizi ilgilendirmektedir.
Tüm kamuoyunun malumu olduğu üzere, enflasyon düzeltmesi şartları oluştuğu ilk günden bugüne kadar, konunun tüm muhatapları nezdinde ve her platformda bu uygulamanın doğuracağı sıkıntılar belirtilmiş, geçici vergi dönemlerinde enflasyon düzeltmesinin uygulanmaması gerektiği, bilanço hazırlama işleminin Vergi Usul Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre yıl sonlarında yapılabileceği ve uygulamanın mevcut sorunlu hali nedeniyle vergilemede adaletsiz sonuçlara yol açacağı defaten dile getirilmiştir. Bununla da yetinilmeyerek Ülkemizin dört bir yanından binlerce cefakâr meslektaşımızın katılımı ile 1 Ağustos günü Ankara’da büyük bir miting gerçekleştirilmiştir. Bu mitingde, başta mesleğimizin problemleri olmak üzere enflasyon düzeltmesinin sorunlu yanları ve geçici vergi dönemlerinde enflasyon düzeltmesi yapılmaması gerektiği yüksek sesle ifade edilmiştir.
Birliğimizin muhtelif zamanlardaki tüm uyarılarına rağmen, Bakanlık tarafından sorunlu uygulamada maalesef ısrar edilmiş, 07.08.2024 tarihli Vergi Usul Kanunu Sirküleri ile son kez olduğu belirtilerek 2024 yılı II. Geçici Vergi Beyannamesinin verilme süresi 27.08.2024 tarihine uzatılmıştır. Bu açıklamaya istinaden, meslek camiamız, mesleki sorumluluk bilinciyle gecesini gündüzüne katarak 1 milyondan fazla beyannamenin süresinde verilmesini sağlamıştır. Bu süreçte, 172 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Sirküleri ile beyanname verme süresi 6.9.2024 tarihine kadar bir kez daha uzatılmıştır. Bu ikinci uzatmayla birlikte Hazine ve Maliye Bakanlığı tüm kamuoyunda, enflasyon düzeltmesinin ertelenmeyeceğine ilişkin bir beklentiyi oluşturmuştur.
Ancak, 29.08.2024 günü Gelir İdaresi Başkanlığının internet sitesinde ve Hazine ve Maliye Bakanının açıklamalarında; 563 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin yayımlanmak üzere Cumhurbaşkanlığına gönderildiği belirtilmiş, Birliğimizin tüm uğraşlarına rağmen Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Bu Tebliğ ile 31/12/2023 tarihli gelir tablosundaki brüt satışlar toplamı 50.000.000 TL’nin altında olanların enflasyon düzeltmesi yapmaması uygun bulunmuş, Tebliğin yayımı tarihi itibarıyla aylarca uğraş sonunda gecesini gündüzüne katarak ve mevcut hukuki düzenlemelere güvenerek 2024/2. dönem geçici vergi beyannamelerini veren mükelleflerin defter kayıtlarında bir düzeltme yapma zorunluluğu olmadan beyannamede gerekli düzeltme işlemlerini yaparak enflasyon düzeltmesinden kaynaklı olarak doğan kar veya zararların düzeltilmesi istenmiştir.
Ayrıca, 29.08.2024 günlü ve 173 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Sirküleri ile 2024 yılı 2. Geçici Vergi Beyannamelerinin verilme süresi üçüncü kez daha uzatılarak 13.09.2024 tarihi olarak belirlenmiştir.
Bahse konu Tebliğ ile büyük fedakarlıklarla gecesini gündüzüne katarak son kez uzatıldığı belirtilen Geçici Vergi Beyannamelerini süresinde yetiştirebilmek için gayret gösteren meslek camiamızın bu emekleri yok sayılmakta, yapılan tüm düzeltme işlemlerinin sonuçlarının geri alınması ve beyanların düzeltilmesi istenmektedir. Süresinde düzeltme işlemi yapmayacak olan mükellefler bakımından da cezai işlemlerin yapılacağı 563 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde belirtilmiştir. Bu Tebliğ ile adeta enflasyon düzeltmesinin de düzeltmesi istenilmektedir.
Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet ŞİMŞEK’in daha önceki Maliye Bakanlığı döneminde mükellef hakları kapsamında mevzuatımıza kazandırdığı Vergi Usul Kanunun 369 uncu maddesinin 2 nci fıkrasında çok açık ve net olarak Genel Tebliğ veya Sirküler ile yapılan düzenlemelerin geriye dönük olarak uygulanamayacağı hükme bağlanmıştır. Ne var ki tüm ikaz ve uyarılarımıza rağmen VUK’un bu açık hükmü dikkate alınmadan, verilmiş olan geçici vergi beyannamelerine düzeltme zorunluluğu getirilmesi başlı başına hukuksuzluktur.
Vergi Usul Kanunu’nda vergi beyannamelerinde düzeltme işleminin vergi hatalarının bulunması durumunda söz konusu olacağı belirtilmiştir. Beyanname verme süreci içinde mevcut kanuni ve idari düzenlemelere büyük fedakarlıklarla uyan meslek mensuplarından verdikleri beyannamelerin yeniden düzeltilmesini istemek, hukuki olmadığı gibi vergi mükelleflerinin ve meslektaşlarımızın gereksiz ve anlamsız bir iş yükü ile karşı karşıya kalmasına sebep olmaktadır. Aynı durum, düzeltme beyannamesi ile vergisi artacak mükellefler ile meslek mensuplarını da karşı karşıya getirmektedir.
Anılan Tebliğ’in 4. maddesi ile getirilen düzeltme zorunluluğunun hiçbir suretle kabulü mümkün bulunmamaktadır. Tebliğ’le vergi matrahını değiştirecek düzenlemeler yapılması, Kanunda sayılanlar dışında indirim ve istisnalar yaratılması, geçmişe etkili düzenlemeler ile mükelleflerin kazanılmış haklarının ellerinden alınması, hukuki güvenlik ilkesinin ihlal edilmesi, defter kayıtları ile beyannamenin bağının koparılması, suç ve cezada kanunilik ilkesi hiçe sayılarak ceza tehdidinde bulunulması tamamen hukuka aykırıdır.
Birliğimizce Tebliğin 4 üncü maddesinin iptali talebiyle 02/09/2024 tarihinde Danıştay 3. Dairenin 2024/4720 esasına kayıtlı dava açılmış ve hukuka aykırılık gerekçeleri bu davada detaylıca ortaya konulmuştur. Yüce Danıştayın konunun aciliyetine binaen bir an evvel konuyu değerlendireceğine olan inancımız tamdır. Birliğimizce, Tebliğin 4. maddesinin hukuka aykırı olduğu ve hiçbir mükellefin beyanlarını düzeltmeye zorlanamayacağı ancak isteyen mükellefin bu Tebliğ kapsamında beyannamelerini düzeltebileceği düşünülmektedir.
Tebliğ ile ortaya çıkan ve ileride sadece meslektaşlarımızı değil işletmeleri de çok büyük sıkıntılara sokacak bu durumun ortadan kaldırılabilmesi için 3. geçici vergi ve yıllık vergiler için nasıl bir düzenleme yapılması gerektiği konusunda Birliğimizin görüş ve önerilerine açık olunmalıdır.
Mali Müşavirlerin iş yükünü hafifletecek çözüm önerileri Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkililerine hem yazılı hem de sözlü olarak birçok kez aktarılmıştır. Mesleğimizin ve meslektaşımızın onlarca sorunu çözüm beklemektedir. Artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Bakanlığımız bilgisi dahilinde olan bu sorunların burada tekrar sayılmasına gerek bulunmamaktadır. Ancak, bu sorunların başında yer alması ve mesleğin kalitesini de tehdit etmesi sebebiyle mevcut iş yükünün mevcut ücret tarifesi ile sürdürülmesinin mümkün olmadığını bir kez daha vurgulamak zorunlu olmuştur. Bu durum muhasebe hizmetlerinin ve ofislerinin sürdürülebilirliğini tehdit etmektedir.
Bakanlığımızın kendisine iletilen sorunlara ve çözüm önerilerine artık kulak tıkamaması, ticari ve ekonomik hayatın erken risk uyarı mekanizması olan Mali Müşavirlerin ve Yeminli Mali Müşavirlerin sorunlarını bir an evvel çözmeye odaklanması gerekmektedir.
Haklı taleplerimiz karşılanıncaya kadar müzakereye ve demokratik yöntemlerle her platformda mücadeleye devam edeceğimizi kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarı