Boşanma davalarında nafaka, kadınlar için hem psikolojik hem de sosyolojik açıdan büyük bir öneme sahiptir. Bu dönem, kadınların eğitim ve çalışma hayatında yaşadığı kısıtlamalara bağlı olarak ekonomik güvencelerini yitirdikleri, kendilerini ve çocuklarını ayakta tutmak için çaba sarf ettikleri bir süreçtir. Nafaka, bu zorlu dönemde yeni bir hayat kurma çabalarına destek olur.
Hukukumuzda nafaka miktarı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları göz önünde bulundurularak belirlenir. Bu miktar, kadınların çalışma hayatından koparacak kadar yüksek olmamakla birlikte, geçici bir süreç için temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde tutulur. Ancak ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz döneminde, hakimler tarafından hükmedilen nafaka miktarları yetersiz kalabilmektedir. Bu durum, toplumda “süresiz nafaka” tartışmalarını da beraberinde getirir. Oysaki nafaka süresiz değildir ve belli koşulların oluşması halinde hakim tarafından kaldırılabilir.
Toplumda, nafaka konusu zaman zaman yanlış algılanabilmekte ve erkekler üzerinden haksız mağduriyet algısı yaratılmaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki nafaka, sınırsız ve süresiz bir destek değildir. Hukuk sistemi, belirli koşulların uygun olması durumunda nafakayı kaldırma imkanı sunar.
Boşanma sürecinde kadınların can güvenliği de büyük önem taşır. 6284 Sayılı Kanun, can güvenliği tehlikede olan kadınların korunması için önemli düzenlemeler içermektedir. Uzaklaştırma kararı, kadının hayatta kalabilmesi için alınan bir önlem olabilir. Ancak bazı durumlarda erkeklerin daha saldırgan hale gelmesi ve devletin yeterli önlemleri alamaması nedeniyle kadınlar, uzaklaştırma kararının kaldırılmasını talep edebilirler. Bu talep, kadınların kanundan şikayetçi olmaları anlamına gelmez, tamamen can güvenliklerini sağlama isteğiyle ilgilidir.
Sığınma evlerinde kalan kadınların durumu oldukça hassas ve önemli bir konudur. Bu kadınlar, genellikle fiziksel ve psikolojik şiddetin mağdurlarıdır ve can güvenlikleri tehlikededir. Bu nedenle, sığınma evlerine başvurmaktadırlar. Evlerine dönmek isteyen kadınlar, bu kararı vermeden önce birçok faktörü dikkate alırlar.
Örneğin, kadınların geri dönme kararında çocukları önemli bir rol oynayabilir. Çocuklar, anne için en değerli varlıklardır ve onların güvenliği, anne için en öncelikli konudur. Eğer sığınma evlerinin koşulları çocukların sağlıklı gelişimi ve güvenliği açısından yeterli değilse, kadınlar geri dönmek konusunda çekinceler yaşayabilirler.
Aynı şekilde, sığınma evlerinin sağladığı destek hizmetleri de kadınların geri dönme kararlarını etkileyebilir. Bu hizmetler, psikolojik danışmanlık, hukuki destek, iş ve meslek edindirme gibi konuları içerebilir. Kadınlar, sığınma evlerinde bu destekleri alarak kendi ayakları üzerinde durma ve bağımsız bir yaşam sürme becerilerini geliştirirler. Bu nedenle, sığınma evlerinin daha etkin ve kapsamlı hizmetler sunması, kadınların geri dönmek konusunda daha güvenli hissetmelerine yardımcı olabilir.
Ayrıca, kadınların sığınma evlerinde kaldıkları süre boyunca sosyal destek ağları da önemlidir. Bu destek ağları, kadınların duygusal olarak güçlenmelerine, diğer kadınlarla benzer deneyimleri paylaşmalarına ve dayanışma içinde olmalarına olanak tanır. Bu destek ağları, kadınların kendi haklarını daha iyi anlamalarına ve kararlarını daha bilinçli bir şekilde vermelerine yardımcı olabilir.Sığınma evlerinde kalan kadınların geri dönme kararları pek çok faktöre bağlıdır ve her kadının durumu farklıdır. Kadınların geri dönme kararları, çocuklarının güvenliği, sığınma evlerinin hizmet kalitesi ve sağladığı destekler ile sosyal destek ağlarının gücü gibi unsurları içerir. Bu nedenle, sığınma evlerinin daha konforlu hale getirilmesi ve kadınların güçlendirilmesi, onların kendi gelecekleri üzerinde daha bilinçli ve bağımsız kararlar almasına yardımcı olabilir.
Özet olarak, nafaka ve boşanma süreci, psikolojik, sosyolojik ve hukuki açıdan kadınlar için büyük bir mücadeleyi temsil eder. Kadınların haklarının korunması ve güvence altına alınması, toplumun tüm kesimleri tarafından desteklenmelidir. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı olarak Mahinur Özdemir Göktaş’tan, sığınma evlerinin denetimleri ve daha konforlu hale getirilmesi için çalışmalar başlatması talep edilmektedir. Eşitlik ve adaletin sağlanması, toplumsal dayanışma ve hukuki düzenlemelerle mümkün olacaktır.
Av. Feyza Soykan Çerçioğlu Anneden Anneye Destek Derneği Hukuk Müşaviri.