“Mutfakta inovasyona değil sunuma ihtiyacımız var” – Güncel Kadın

“Genç kızlar artık mutfağa girmiyor, hepsi getirci oldu”

Sahan Grup Yönetim Kurulu Başkanı Gaziantepli ünlü şef Tahir Tekin Öztan, Türk mutfağının inovasyona değil sunuma ihtiyacı olduğunu belirterek, “Lezzetlerimizin özünü korumalı, reçetelerini nesilden nesile aktarmalıyız” dedi.

Gastroantep Kültür Yolu Festivali kapsamında  düzenlenen “Mutfakta Ata Mirası Projeleri ile Geleneksel Yemeklerin Markalaşması & Ekonomik Değer Yaratma Potansiyeli” konulu panelde konuşan Tahir Tekin Öztan, gastronominin çok önemli bir güç olduğunu belirterek, gelenekten gelen lezzetlerin geleceğe doğru bir şekilde aktarılmasının önemine dikkat çekti.

LEZZET ON NUMARA, SUNUMDA SINIFTA KALIYORUZ

Gaziantep mutfağının İstanbul’daki en başarılı temsilcilerinden birisi olan ünlü şef Tahir Tekin Öztan, Türk mutfağına hizmet etmek isteyen herkesin yemeklerimizin özüne sadık kalarak aslını koruması gerektiğini söyledi. Öztan, “Aksi taktirde bir çiğköfte yaparken birisi nar pekmezi koysun, birisi ceviz koysun, birisi başka bir şey koysun diyelim. Aradan elli yıl geçtikten sonra bunun aslı nedir diye sorduğunuzda cevap bulamazsınız. Artık geçmiş olsun, demekten başka bir şey kalmıyor. Türk mutfağının inovasyona ihtiyacı yok. Türk mutfağının sunuma ihtiyacı var. Lezzeti veriyoruz ama sunumda sınıfta kalıyoruz. Bazen insan bir yapar on gösterir. Biz ise on yapıp bir gösteriyoruz. Sizin için çok basit gibi görünen bir şey başkaları için çok önemli oluyor. Mesela İtalyanlar bir yemeği anlatırken, tarladan başlıyorlar. Tarladan sofraya gelene kadar ilgi çekici bir hikaye ortaya çıkıyor” diye konuştu.

HER MEVSİM FARKLI KEBAPLARIMIZ VAR

Gaziantep mutfağının özelliklerini anlatan Öztan, mutfağımızın zenginliğini şöyle anlattı: “Mesela Antep’in kendi adıyla anılan bir kebabı yoktur, derler. Bu çok normal. Çünkü Gaziantep’in o kadar çok kebabı var ki, hangisini Gaziantep kebabı diye isimlendireceksiniz? Gaziantep’te her mevsimin ayrı kebabı var. Kışın soğan kebabını, baharda keme kebabını, yeni dünya kebabını yersiniz. Yazın alinazik yersiniz. Bizim her mevsim ayrı kebaplarımız var. Meyvelerle yapılan çok çeşitli kebaplarımız var. Bizim yemek kültürümüzde, geleneğimizde meyvelerle, sebzelerle yapılan çok sayıda kebabımız var.”

GASTRONOMİYİ BEKLEYEN TEHLİKE

Gaziantep mutfağını bekleyen tehlikelere de dikkat çeken Öztan, internet üzerindeki uygulamalar aracılığıyla lokanta ve restaurantlardan evlere yemek servisi yapılmasının çok yaygınlaştığına vurgu yaptı. Öztan, “Şu anda getir diye bir sistem var. Herkes getir, getir… Tüm genç kızlarımız getirci oldu.  Genç kızlarımız o yemeklerin nasıl yapıldığını bilmiyor, annesinin mutfağına girmiyor. Sonuçta da lezzetlerimiz, değerlerimiz unutuluyor” şeklinde konuştu.

REÇETELERİ GELECEK NESİLLERE AKTARMALIYIZ

Öztan, panelde yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: “Çok önemli bir konu var. Yemeklerimizin, tatlılarımızın reçetelerini korumamız lazım. Mesela biz 50 ile 80 yaş arasındaki kadınların reçetelerinden oluşan bir kitap yazdık. Onlar bize annelerinden hatta nelerinden aldıkları reçeteleri verdiler. Böylece 150 yıl önceki reçeteleri kayıt altına almış olduk. Gastronomi çok önemli bir güçtür, değerdir. Bunun kıymetini bilelim ve gelecek nesillere doğru bir şekilde aktaralım.”

Gazeteci Gila Benmayör’ün moderatörlüğünde gerçekleşen panele ayrıca, Hışvahan Kurucusu & Şefi Mine Özmen, Onbaşılar Kebap Sahibi Tayyar Zaimoğlu, Develi Grup Yönetim Kurulu Üyesi Nuri Develi ve Güllüoğlu Baklavalarının Temsilcisi Ömer Güllü de konuşmacı olarak katıldı.

Başa dön tuşu