Z kuşağı iş dünyasını dönüştürüyor. Yeni neslin %40’ı işyerinde cinsiyetçi yaklaşımları tartışırken, Z kuşağı kadınlarının %30’u da sağlık sorunlarını işyerinde rahat bir şekilde paylaşabilmeyi istiyor. Kuşak Araştırmacısı ve Yazar Evrim Kuran ise konuk olduğu “Sesi Açıyoruz!” programında Z kuşağının odaklandığı olguları açıkladı.
Cinsiyet eşitliğine dair farkındalık her geçen gün artarken, Z kuşağı iş dünyasını yeniden şekillendiriyor. Z kuşağı kadınları başta olmak üzere genç çalışanlar şirketlerden adil ücret dağılımı, kapsayıcı politikalar ve şeffaflık bekliyor. WeForum’un paylaştığı veriler, Z kuşağının neredeyse %40’ının işyerinde cinsiyetçi yaklaşımları tartıştığına işaret ederken, bu oranın önceki kuşaklarda %24’te kaldığı görülüyor. Yeni neslin %20’sinden fazlası ise işverenlerin toplumsal problemlerle ilgilenmemesi halinde başka işleri değerlendireceklerini aktarıyor. Öyle ki Z kuşağı kadınlarının %30’u da sağlık sorunlarını işyerinde rahat bir şekilde paylaşmayı istiyor.
Eşitlik, çeşitlilik, kapsayıcılık ve cinsiyet eşitliğine dair farkındalık yaratmak amacıyla kurulan İn-an Hareketi, Harvard Business Review’ın sosyal medya kanalında yaptıkları “Sesi Açıyoruz” program serisinin yeni bölümünde Z kuşağını anlamaya odaklanıyor. Sunuculuğunu Twiser CGO’su (Chief Growth Officer) ve İn-an Hareketi’nin Kurucusu Bahar Taşkın Öztürk’ün üstlendiği programın bu bölümüne konuk olan Kuşak Araştırmacısı ve Yazar Evrim Kuran, gençlerin toplumsal cinsiyet eşitliğinin yanı sıra hakkaniyet kavramına ilişkin bakış açısını değerlendirdi.
“Türkiye’nin 4 ana problemi: Toplumsal cinsiyet eşitliği, yaş, sınıf ve engelli ayrımcılığı”
Türkiye’nin çözmesi gereken 4 ana problemi açıklayan Kuşak Araştırmacısı ve Yazar Evrim Kuran, bunları toplumsal cinsiyet eşitliği, yaş, sınıf ve engelli ayrımcılığı şeklinde sıraladı. Gençlerin bir kısmının hangi davranış modellerinin ayrımcılık sayıldığını bilmediğini öne süren Kuran, söz konusu sorunları çözmek için ise lisans ve lisans üstü programlarda çeşitlilik, kapsayıcılık ve hakkaniyet dersleri verilmesi gerektiğine dikkat çekti. Kendi yaşadığı problemleri ve olumsuz deneyimlerini samimi bir şekilde paylaşarak, cinsiyet eşitliğine dair farkındalığın bireyde ve bireyin birincil yaşam alanı olan evlerde oluşturmakla yaygınlaştırılabileceğini söyledi.
Sahtekarlık sendromu, cinsiyet eşitsizliğinin olduğu toplumlardaki kadınlarda daha yaygın
Türkçeye sahtekarlık sendromu olarak çevrilen ve bireylerin yeteneklerinden şüphe duyarak elde ettiği başarıyı hak etmediğini düşünmesi olarak açıklanan imposter sendromuna da değinen Evrim Kuran, bu sendromu yaşayan bireylerin oldukları konuma şansla geldiklerini, bunun fark edilmemesi için de kendini sosyal ortamlardan geri çektiklerini ifade etti. Evrim Kuran, cinsiyet eşitsizliği probleminin olduğu toplumlardaki kadınlarda daha yaygın görülen bu sendromu zaman zaman kendisinin de yaşadığını aktardı.
“Z kuşağını anlamaya odaklandık”
Programda iş dünyasının çeşitlilik ve kapsayıcılık konusunda harekete geçmesi için çağrıda bulunan Bahar Taşkın Öztürk ise konuya dair şu açıklamayı yaptı: “‘Sesi Açıyoruz! programımızın bu bölümünde yeni kuşağın toplumsal cinsiyet eşitliğinin yanı sıra hangi olgulara odaklandığını değerlendirdik. İş dünyasının bu talepler doğrultusunda nasıl dönüşmesi gerektiğini ele aldık. Programın gelecek bölümlerinde de kadın çalışanların yaşadığı zorlukları, kapsayıcılık çalışmalarını, toplumsal cinsiyet eşitliğinde yapılan ve yapılabilecek çalışmaları konuşmaya devam edeceğiz.”